Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası, Para Politikası Kurulu Haziran Ay’ı toplantısı sonucu politika faizini 650 baz puan artırarak %8,50’den %15'e yükseltti. Böylelikle Mart 2021’den beri 27 ay sonra ilk kez faiz yükseltmiş oldu.
Maliye Bakanlığı’na Mehmet Şimşek ve Cumhurbaşkanı yardımcılığına Cevdet Yılmaz’ın atanmasıyla ekonomik gelişmeler merakla beklenir hale gelir olmuştu. Hem yurt içi hem yurt dışında güven tazelemek adına Şimşek’in görevi devir alırken yaptığı açıklamalar ne kadar kötü ve başarısız yönetilen bir dönemi geride bıraktığımızı net ortaya koymuştu. Şimşek’in kullandığı şu ifade çok önemliydi: Önümüzdeki dönemde bu hedefe ulaşmada şeffaflık, tutarlılık, öngörülebilirlik ve uluslararası normlara uygunluk temel ilkelerimiz olacaktır. Türkiye'nin rasyonel bir zemine dönme dışında bir seçeneği kalmamıştır. Kurala dayalı ve öngörülebilir bir Türkiye ekonomisi özlenen refaha ulaşmamızda anahtar olacaktır.
Dünkü politika faizi kararı ile ilgili medyan beklenti %20 seviyesindeydi. En düşük beklenti %15 en yüksek beklenti ise %30 şeklinde anketlerde sonuçlanmıştı. Yabancı bankaların ise beklentileri politika faizinin enflasyon oranına yaklaşması gerektiğinden daha yüksekti. Raporlarında Goldman Sachs %40, JP Morgan, Citibank, Bank of America %25, Morgan Stanley, UniCredit %20, Standart Chartered %14 beklenti yayınlamıştı.
Genel beklentilerden düşük açıklanan politika faizi Türk Lirasına değer kaybettirdi. Dolar/TL hızlıca ilk kez 24,00’ün üzerine çıkarak rekor kırarken bugün ise artık 26 TL’nin üzerinde yeni rekor seviyesine ulaştı. Euro/TL 29,12 Gram Altın ise 1.650 TL fiyatlar ile tüm zamanların en yüksek seviyelerine ulaştı.
Borsa İstanbul'da ise gecikmeli sıkılaşma sebebiyle satış baskısı ortadan kalktı ve Bist100 endeksi 5.250 direncini geçerek bir sonraki direnç olan 5500 puana kadar yükseldi ve bayram tatili öncesi 5760 puan ile yeni zirve noktası oluşturdu.
Vadeli işlemlerde ise Bist30 Yakın Vade endeksi X30YVADE kritik 6000 ve 6300 direncini geçerek 6620 seviyelerinde zirve noktası 6700 bölgesine ulaşmaya çalışıyor.
Borsadaki yükseliş kurun yükselişinden yararlanan şirketlerin öncülüğünde ve banka hisseleri ile ilerliyor.
Ayrıca bankalar için TL mevduat hedefi %60’tan %57’ye indirildi. TL menkul kıymet tesis yükümlülüğü %10’dan %5’e indirildi. Mevduat yarışında yavaşlama gözle görülmeye başlandı. Bankaların TL mevduatlar için verdikleri faiz oranları %30-%40 arasından %25’lere geriledi.
TCMB PPK Karar metninin içeriği önceki dönemlere göre tamamıyla değişerek ana teması enflasyon şeklindeydi. Enflasyonu kontrol altına almak için parasal sıkılaştırma sürecinin başlamasına karar verildiği ve bu sıkılaşma adımlarının gerektiği zamanda gerektiği ölçüde kademeli olarak güçlendirileceği belirtildi. Bu açıklama bardağın dolu tarafı olarak nitelendirilse de beklentilerin alt sınırından yapılan faiz artışı bu kademeli güçlendirme hareketi hakkında soru işaretleri uyandırdı.
Özetleyecek olursam alınan karar ve metin doğru ancak yetersiz kaldı. Karar metnindeki ifadelerin desteklenebilmesi için önümüzdeki iki ayda da 500’er baz puanlık artış yapılması ve parasal sıkılaşmanın sürdürülmesi gerekiyor. Sene sonu için politika faizi beklentisi %30 şeklinde. Sene sonu Dolar/TL beklentisi ise 26 TL’den 28 TL’ye yükselmiş durumda. Ancak mevduat faizlerinin yavaşlaması ve kur korumalı mevduatlardan çıkışlar dövize olan talebi yükseltmeye devam ediyor. Bir sonraki PPK toplantısı ise 20 Temmuz’da yapılacak. Önümüzdeki aylarda faiz artışının beklenenden daha düşük gerçekleşmesi durumunda kurdaki yükselişler ve Türk Lirasındaki değer kaybı ilerlemeye devam eder.
